ABT LABORATUVAR, SEKTÖRE YOL GÖSTERİYOR

2017 YILINDA LABORATUVAR HİZMETLERİ VERMEK İÇİN KURULAN ABT LABORATUVAR, GEÇEN 2 YILLIK SÜREDE ÖNEMLİ ÇALIŞMALARA İMZA ATTI. İSTANBUL ARNAVUTKÖY’DE KURDUKLARI YENİ LABORATUVAR İLE HEM ÖZEL SEKTÖRE HEM DE KAMU KURULUŞLARINA HİZMET VEREN FİRMA, AYNI ZAMANDA ÜNİVERSİTELER İLE ORTAK ÇALIŞARAK DA MÜHENDİSLİK FAKÜLTELERİNE DESTEK VERİYOR.

ABT Laboratuvar Hiz.ve Müş.A.Ş Müdürü Seyit Ali Yıldırım, ABT’nin son faaliyetleri hakkında Yol Teknolojileri dergisine bilgi verdi. 5 deney metoduyla başlayan akreditasyon süreci, TS EN ISO/IEC 17025 Standartı’nın Ekim 2018 de yayınlanan yeni versiyonuna göre, Mart ayında TÜRKAK tarafından yapılan tetkik sonucunda 12’ ye ulaştı. Akreditasyon kapsamına ilave olan deneylerin Haziran ayı içinde onayını bekleyen Laboratuvar, çalışmalarını hızla sürdürmeye devam ediyor.

Nisan 2018’den bu yana Akredite bir laboratuvar olarak hizmet veriyorsunuz Akreditasyon kısaca ne demek, ne tür avantajları var ?

Akretidasyon sürecinin çok kolay olduğu söylenemez. Sürekli yenileme ve sürecin içinde olmanız gerekiyor. Akreditasyon, Laboratuvar tarafından gerçekleştirilen çalışmaların ve dolayısıyla bu çalışmalar sonucunda hazırlanan raporların güvenilirliğini ve geçerliliğini desteklemek amacıyla oluşturulmuş .bir.kalite. altyapısıdır. Bir başka deyişle, Laboratuvarın ulusal ve uluslararası kabul görmüş teknik kriterlere göre değerlendirilmesi, testleri gerçekleştirebilecek yeterlilikte olduğunun onaylanması ve düzenli aralıklarla denetlenmesidir Akreditasyonun belli başlı avantaları olarak şunları söyleyebiliriz: Uluslararası alanda geçerlilik, Müşteri memnuniyetinin artması, Saygınlık ve Ticari üstünlük, Personelin Teknik Yeterliliğinin artması, Cihazların sürekli bakımı ve kontrolü, Kalitenin sürekliliği ve güvenirliği ve deney standartlarının sürekli güncelliğinin sağlanması.

Akredite olduğunuz TS EN ISO/IEC 17025 standartında Ekim 2018 de bir revizyon olduğundan bahsettiniz, temelde ne tür değişiklikler var kısaca aktarır mısınız?

Standardın yeni yapısı, artık alıştığımız şekilde iki ana bölümden oluşmuyor. Eski standartda yönetim şartları ve teknik şartlar vardı. Revizyonla birlikte standartta yapısal gereklilikler, kaynak gereklilikleri, süreç gereklilikleri ve yönetim sistemi gereklilikleri olmak üzere daha çok sürece odaklanma var. Ayrıca Metrolojik izlenebilirlik ve Laboratuvar Yönetim Sisteminin farklı seçenekleri ile ilgili bilgilendirici iki ek içeriyor. En önemli değişiklik ise Risk temelli yaklaşım getirmesi. Laboratuvarın risk ve fırsatlara yönelik aksiyonlar planlaması ve uygulaması isteniyor. Hem risk hem de fırsatları ele alarak yönetim sisteminin etkinliğini artırmak,iyileştirilmiş sonuçlar elde etmek ve olumsuz etkileri önlemek hedefleniyor. İlaveten şunu söyleyebiliriz. Yeni versiyonda laboratuvar teriminin yeni bir tanımı yapılmış, faaliyetleri dahil edilmiş. Laboratuvar faaliyetlerinin yalnızca deney ve kalibrasyonu değil aynı zamanda numune almayı da içerdiği ancak bunun bir sonraki deney veya kalibrasyonla bağlantılı olması şartı getirilmiş.

ABT Laboratuvar olarak geçtiğimiz yıldan bu güne ne tür çalışmalar yaptınız ve yapıyorsunuz ?

Genellikle özel sektöre çalışıyoruz. Türkiye’nin her bölgesinde belediyelere iş yapan firmalardan gelen taleplere cevap veriyoruz. Sıklıkla geleneksel asfalt karışım dizaynları, SMA dizaynları, Alttemel ve PMT dizaynları yaptık Ayrıca Ilık asfalt, Soğuk asfalt, Poroz Asfalt, Recycle Asfalt ve Renkli Asfalt gibi özel ürün dizaynları yaptık. Ek olarak bizden Ar-Ge çalışmaları da isteyen firmalar oluyor. Bu çalışmaları yapıyoruz. Örneğin herhangi bir firma bizden ılık asfalt konusunda bir ürün geliştirmemizi isterse onun üzerinde de çalışıyoruz. İstenilen çalışma bir dizayn çalışması ise süresi ortalama 7 gün civarında oluyor. Ar-Ge Çalışmalarını sahada da uyguluyoruz ve test ediyoruz. Ayrıca kendi ürünlerimizi de geliştirme çalışmalarımız devam ediyor. Mevcut ürünlerimizin reçetelerini iyileştirerek hem dayanıklı hem de ekonomik tasarımlar araştırıyoruz. Şu anda ABT olarak Gebze-Darıca metro hattı projesinde kalite kontrol çalışmalarında da görev alıyoruz. Proje devam ediyor. Şimdilik 3 personelimiz de orada çalışıyor. Zaman içinde personel sayımız artacak.

Üniversiteler ile ortak çalışmalar yapıyor musunuz?

ABT olarak öğrencilerimize elimizden geldiği kadar destek olmaya gayret gösteriyoruz. Çünkü öğrencilerin pratik yapmaya ihtiyacı var. Bizde öğrencilik dönemlerimizde benzeri sorunları yaşadık. Şimdi ABT olarak yeni neslinde aynı sorunları yaşamasını istemiyoruz. Bu kapsamda geçen yıl İTÜ İnşaat Fakültesi’nden 100’ ün üzerinde Yüksek Lisans öğrencisine, başta Laboratuvar faaliyetleri olmak üzere Asfalt üretim ve Uygulama süreçleri hakkında, Taşocakları ve Asfalt serim Ekipmanları hakkında bilgilendirmeler yaptık. Öğrencilere, laboratuvarda , sahada ve taş ocaklarında yerinde paylaşımlarda bulunduk. Bu yıl da İTÜ’ den 20’nin üzerinde Yüksek Lisans öğrencisini laboratuvarımızda misafir ettik. KTÜ İnşaat Fakültesi’nin iki önemli projesinde Laboratuvar çalışmalarına teknik destek sağladık. YTÜ ile de işbirliği yaparak önemli projelere imza atmak istiyoruz. Bu doğrultuda çalışmalarımız sürüyor. Ayrıca staj konusunda da Üniversitelerimize destek oluyoruz. Bu yıl da İTÜ’den 2 stajer öğrenci kabul ettik. Her yıla bir bildiri hedefimizi sürdürüyoruz. Geçen yıl Ulusal Katı Atık Yönetim Kongresine katılmıştık. Bu yıl da 2.Uluslararası Mühendislik ve Teknoloji Yönetimi Kongresine katılıyoruz. Laboratuvarımız, devam eden Gebze- Darıca Metro Hattı projesinde, özellikle beton, zemin ve demir çekme deneyleri konusunda Şubesinde de akredite bir laboratuvar oluşturma yolunda çalışmalarını sürdürüyor.

Türkiye, asfalt geri dönüşümüne yeterince önem veriyor mu? Geri dönüşüm ne kadar önemli?

Geri dönüşüm her sektörde olduğu gibi asfalt sektörü için de oldukça önemli. Geri dönüşüm ile ciddi tasarruflar yapılabiliyor. Dünyanın bir çok önemli ülkesi geri dönüşüm asfaltı oldukça verimli kullanıyor. Bu konuya öncelikle dünyadaki bazı ülkelerin asfalt üretim miktarları ile giriş yapmak isterim; 2008-2017 arasındaki verilere göre Amerika’da yılda ortalama 340 milyon ton, Avrupa kıtasında yılda 300 milyon ton, Türkiye’de ise yılda 37 milyon ton asfalt üretimi yapılıyor. Bu rakamlara göre Türkiye Avrupa’da 2. sırada yer alıyor. 2017 yılında ise Türkiye asfalt üretimini 46.9 milyon ton seviyesine çıkartarak Avrupa’da birinci oldu. Yine 2017 verilerine göre, Amerika Asfalt üretiminin yüzde 21’ini, Almanya yüzde 31’ini, Fransa ise yüzde 19’unu geri kazanıyor. Türkiye’de ise bu oran ne yazık ki yüzde 5 seviyelerinde. Üretimimize göre oldukça az geri dönüşüm yapıyoruz. Geri dönüşüm ile kazanılan asfaltın nerede kullanıldığı da çok önemli. Bu bağlamda Almanya geri dönüşümünün yüzde 84’ünü asfalt karışımlarda kullanıyor. Amerika’da bu oran yüzde 96, Fransa’da yüzde 76. Türkiye de ise geri dönüşümünün ancak yüzde 9’u asfalt karışımlarda kullanılıyor. Kalanı ise çoğunlukla dolgu olarak kullanılıyor. Dolayısı ile, hem geri dönüşümü az yapıyoruz hem de bu malzemeyi asfalt karışımlarda kullanım miktarımız çok düşük. Çok düşük olan yıllık geri kazanım miktarımızı sadece 2 katına çıkartıp tamamını da asfalt karışımlarda kullanırsak, her yıl yaklaşık 120 bin ton bitüm, 4 milyon tona yakın agrega tasarrufu olacak. Bunun ekonomik değeri de en az 65 milyon dolar/yıl olacaktır. Dolayısıyla aslında geri dönüşümün ne kadar önemli olduğunu görebiliyoruz. Türkiye’de bu konuda önemli çalışmalar yapılıyor fakat yeterli değil. İlgili bakanlıklar, belediyeler, özel sektör ve tüm paydaşların bu konuya daha çok önem vermesi gerekiyor.

Geleceğin Yolları Nasıl olacak bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Otomotiv endüstrisindeki hızlı gelişmeleri hepimiz çok yakından görüyoruz. Otomobil üreticileri yeni araçlarında en son teknolojiyi kullanmak için birbirleriyle yarışıyorlar. Ancak yol endüstrisindeki gelişmelerin aynı hızda olduğunu söylemek çok da doğru olmaz. Son zamanlarda Hollandalı bilim adamlarının araştırmaları öne çıkıyor. Sürücüleri hava koşulları hakkında uyaran, elektrikli araçları yolda giderken şarj eden, araçların rüzgarını elektriğe dönüştüren ‘akıllı yollar’ üzerinde çalışıyorlar. Yolda buzlanma olabileceği konusunda sürücülere uyarıda bulunacak , çeşitli katkılarla gündüz güneş ışığını emerek gece yeşil bir ışık veren ve ,lambalara gerek kalmayan yollar yapmak amaçlanıyor.

Bir başka yenilik de elektrikli araçlar için düşünülen “şarj etme şeridi”. Fransa’nın Bordeaux kentinde kablosuz tramvay taşımacılığında kullanılan bu yöntemin yola uygulaması hedefleniyor. Elektrikli araçların artması ile bu sistemin yaygınlaşacağı görülüyor.

Diğer bir proje de; Yoldan geçen araçların rüzgarından faydalanmak için stratejik noktalara ufak rüzgar türbinleri yerleştirilmesi. Özellikle tünellerin başı ve sonu gibi, araçların bol rüzgar yarattığı noktalarda bu türbinlere takılan LED ışıklarıyla, karayolunun kenarlarının aydınlatılabileceği düşünülüyor.

Son olarak Plastik Kalıp Yollarla ilgili çalışmalar devam ediyor. Hollanda da plastikten dikdörtgen kalıplar üretilmiş, Bu kalıplar lego benzeri birbirine ilave ediliyor ve altyapısı tamamlanmış düzgün satıhlı yol üzerine döşeniyor. Tüm altyapı bu kalıpların altına alınıyor, Elektrik, su ,doğalgaz, telefon hatları vs. için yolların kazılmasına gerek kalmıyor.

Çok da uzak olmayan bir gelecekte bu projelerin birkaçı uygulamaya geçecektir diye düşünüyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

scroll to top